Turco | Inglés | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
General | yarım kalmış | unfinished adj. | ||
But I also believe that we have unfinished business in relation to the recent controversy. Ancak son tartışmalarla ilgili olarak yarım kalmış bir işimiz olduğuna da inanıyorum. More Sentences |
Turco | Inglés | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
General | yarım kalmış işler | loose ends n. | ||
They are really there for the purpose of tying up loose ends. Onlar gerçekten de yarım kalmış işleri tamamlamak için oradalar. More Sentences |
||||
General | yarım kalmış iş | unfinished business n. | ||
To a large extent the problem we face in Iraq is the unfinished business of the Gulf War. Irak'ta karşılaştığımız sorun büyük ölçüde Körfez Savaşı'nın yarım kalan işidir. More Sentences |
||||
Trade/Economic | ||||
Trade/Economic | yarım kalmış işler | loose ends n. | ||
They are really there for the purpose of tying up loose ends. Gerçekten de yarım kalmış işleri tamamlamak için oradalar. More Sentences |
||||
General | ||||
General | yarım kalmış işler | backlog n. | ||
General | yarım kalmış iş | loose end n. | ||
General | yarım kalmış/bitmemiş şarkı | unfinished song n. | ||
Phrasals | ||||
Phrasals | (yarım kalmış veya gecikmeli bir yarışmayı) tamamlamak | play off v. | ||
Idioms | ||||
Idioms | yarım kalmış/bitirilmemiş kısımlar | some loose ends n. | ||
Idioms | yarım kalmış/bitirilmemiş kısımları bulunmak | have some loose ends v. | ||
Idioms | (bazı) yarım kalmış işleri tamamlamak | send (one) to glory v. | ||
Idioms | (birkaç) yarım kalmış işi tamamlamak | send (one) to glory v. | ||
Idioms | yarım kalmış/tamamlanmamış halde | in rough expr. | ||
Military | ||||
Military | yarım kalmış görev | abortive mission n. |